saatler midesinde zamanı parçalar gövdelerimize gizlenmiş kırık saat dişleri bizi hapseden geçmişi tokatlar zaman, bir açık hava...

uyku gecenin paçavra elbisesi, zihnim bütün çıplaklığıyla resmediyor kederimi kapıdan içeri süzülüyorsun birden, bir su damlasının...

bir köşede eski bir radyo, beklerken geceyi, frekansı tutturamadım aldı götürdü bu melodi beni ilk öptüğüm an’a seni bir plak alınır, bir...

sen de ne yapacağını bilmiyorsun iki arada bir derede bırakılmışken ayağına bir yandan vıcık vıcık yosun değiyor özlemin dünyalar kadar,...

iskenderinize ekstra tereyağ ister misiniz sorusu kadar saçma bazı sorular retorik sorulardan hoşlanmam ekşiyi tatlıdan çok severim x’i...

böyle bir hayat yaşayamayacağını bilen karınca yuvasını terkeder, korkuyla yaşanmaz biri onu ezer diye korkup hapis yaşamaktansa...

dünya yuvarlak olduğundan sivri köşeleri sevmiyordur belki senin köşelerin de törpülenmeyi ne yapmalı kaç nefes almalı ne zaman yerine...

gökyüzünde 3 tane kuş gördüm bugün göç ettikleri yerlerden hava tekrar ısınınca mı dönmüşler? kendini ağlarken durdurmaya çalışmak mı...

ayran gönüllü sarmaşığa küsmüş şeker kamışı yapış yapışsın demiş sarmaşık yapış yapışmış doğru imkansız olsun sarmaşığın kaçışı bilememiş...

çıkış noktan zambaklarsa rengin yeşil olamaz adım attığın her karo taşından sorumlusun sayın tilki oyun olsun diye atlayarak geçtiklerin...

tekrar nefes aldıran zihnimize oynadığımız küçük oyunlar. nerede olmak istersek orada olabiliriz yeter ki isteyelim tekrar müteşekkir...

soru işaretleri zihnimin bir kısmını ele geçirmişken hangi bitkisel hayatı yaşıyordum? adaçayı ve mate beraber içilmezdi bence ikisi de...